/  Mavi Büyüme   /  Bütünleşik Kıyı Alanları Yönetimi ve Planlaması

Bütünleşik Kıyı Alanları Yönetimi ve Planlaması

Deniz ile karanın birbirine değme noktasını, dolayısıyla doğal olaylar yahut insan müdahalesi ile değişkenlik gösteren bir çizgiyi ifade eden kıyıyı, deniz ve karanın birbiriyle etkileşimi ile sürekli yeniden belirlenen bir arakesit ve iki taraf arasında geçişin olduğu alanlar olarak ifade etmek de mümkündür (Tekeli, 2008). Kıyılar, yüksek kaynak çeşitliliğine, hassas doğal alanlar ile ekosistemlere sahip, geliştirme ve kullanma potansiyeli yüksek niteliklere ve bu bakımdan da yüksek ekonomik gelişme imkânlarına konu yerlerdir. Kıyılar, korumaya, geliştirmeye, doğal ve çevresel kaynakların sürdürülebilir kullanımına ve ileriye yönelik kullanımların ve yatırımların planlamasının ve akılcı yönetiminin yapılması gereken, çok kademeli ve çok aktörlü yönetişime konu alanlardır denilebilir (Çakır, 2016).

Uluslararası düzlemde 1970’li yıllara değin kıyı yönetimi anlayışının gelişmiş olduğunu söylemek zorken, o dönemlerdeki yaklaşım daha ziyade sektörel bağlamda ve parçacıl bir niteliktedir. Kıyı alanlarına ilişkin sektörler üzeri yasal düzenlemelerin geçmişi Birleşmiş Milletler Çevre Programı altında 1972 yılında gerçekleştirilen Stockholm Konferansı ve sonrasında Amerika Birleşik Devletleri’nde çıkarılan Kıyı Alanları Yönetimi Yasasına dayanmaktadır (Söylemez, vd., 2018). Birleşmiş Milletler ve Avrupa Parlamentosu tarafından kıyıların bütünleşik yönetimine yönelik yaklaşımın geliştirilmesi ve gerekli düzenleme çerçevesinin ortaya konulmasına ilişkin atılan birçok adımın ardından Avrupa Parlamentosu 1999 yılında ‘Bütünsel Kıyı Yönetimi Üzerine Avrupa İçin Bir Strateji’ belgesini hazırlamış, 2000’li yılların başlarında da kıyı alanları yönetiminin ana hatlarını belirlemiştir. Türkiye tarafından henüz imzalanmamış olan 2008 tarihli ‘Akdeniz’de Bütünsel Kıyı Alanları Yönetimi Protokolü’ Akdeniz ülkeleri için bu bağlamda bir yol haritası ortaya koymuştur (Çakır, 2016). O günlere değin daha ziyade eko-sistem temelli yaklaşım temelinde şekillenen kıyı alanları yönetimi, yenilenebilir enerji yatırımları, su ürünleri yetiştiriciliği, petrol ve gaz madenciliği ve diğer hassas kullanımlar bakımından denizel alanlarda yaşanan rekabet dolayısıyla denizel alan planlaması kavramını da içerecek biçimde genişletilen bir tanımlamaya karşılık gelmeye başlamıştır (Söylemez, vd., 2018).

Bir arakesit olarak kıyıların ülkemiz mevzuatındaki tanımına bakıldığında, 3621 sayılı Kıyı Kanunu ile belirlenen kıyı alanlarına yönelik tanımlamalar onu, kıyı kenar çizgisi, sahil şeridi benzeri mesafe ölçütleri ile belirlenmiş sınır tarifleriyle, 10 metre ile 100 metre arasında değişen bir şeride sıkıştırmıştır. Dolayısıyla, kıyı alanı kavramının kesin bir tanımı olmamakla birlikte Bütünleşik Kıyı Alanları Planlarında denizin etkilediği kara tarafı ile karanın etkilediği deniz tarafı arasında kalan bölge olarak uygulamaya yansıdığı görülmektedir. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği kıyı mevzuatı ve uygulamalarına paralel olarak kara tarafında yaklaşık 10 kilometre, deniz tarafında ise yaklaşık 3 deniz mili olacak biçimde bir genişleme söz konusudur. Yürütülen 7 adet Bütünleşik Kıyı Alanları Planının kapsamı, körfez kıyıları, il kıyıları ve bölge kıyıları ölçeğinde olmak üzere çeşitlilik göstermiştir (Samsun Bütünleşik Kıyı Alanları Yönetimi ve Planlaması, Antalya Bütünleşik Kıyı Alanları Yönetimi ve Planlaması, İzmit Körfezi (Kocaeli – Yalova) Bütünleşik Kıyı Alanları Planı, İskenderun Körfezi (Adana-Mersin-Hatay) Bütünleşik Kıyı Alanları Planı, Bursa İli Bütünleşik Kıyı Alanları Planı, Aydın-Muğla İlleri Bütünleşik Kıyı Alanları Planı, Balıkesir-Çanakkale İlleri Bütünleşik Kıyı Alanları Planı) (Söylemez, vd., 2018).

Şekil: Türkiye’de Bütünleşik Kıyı Alanları Yönetim ve Planlaması
Kaynak: (Söylemez, vd., 2018)

Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği’nde kıyı alanları, etkileşim alanlarını da kapsayacak bir şekilde tarif edilmektedir. Bütünleşik kıyı alanları planlaması; kıyı alanlarına yönelik tüm plan ve sektörel politikaları sosyal ve ekonomik konuları da içerecek şekilde bütüncül bir yaklaşımla ele alan, kıyı alanlarına yönelik fonksiyon ve faaliyetler ile bu alanlara yönelik hedefler arasında uyumu sağlayan, sürdürülebilir gelişme ilkesi doğrultusunda kıyı ekosisteminin korunmasını ve doğal kaynakların kullanımını gözeten; ulaşım türleri ile ilgili kıyıda yapılması gerekli altyapı tesislerini içeren; koruma ve kullanma dengesini sağlayacak biçimde mekânsal hedef, strateji ve eylem önerilerini ve yönetim planını kapsayan stratejik planlama yaklaşımı çerçevesinde ilgili kurum ve kuruluşlar ile birlikte hazırlanan plan olarak tanımlanmaktadır. Dolayısıyla niteliği bakımından stratejik, kıyı alanlarında yetkili kurum ve kuruluşlar, yerel yönetimler ve yatırımcıların planlama, projelendirme ve uygulamalarına rehberlik eden bir nitelikte olması öngörülmektedir.

Kaynakça

  • Çakır, B. (2016). Bütünleşik Kıyı Alanları Yönetimi ve Tarihsel Gelişimi, M. Ersoy (derleyen) (2. Baskı) Kentsel Planlama Ansiklopedik Sözlük içinde (sf. 51-53), İstanbul: Ninova Yayınları.
  • Söylemez, E., Çakır, Ö., Gökalp, T., Nal, S. (2018). Türkiye’de Bütünleşik Kıyı Alanları Yönetimi ve Planlaması Yaklaşımında Yaşanan Değişim Süreci ve Sonuçları Açısından Bir Değerlendirme, 9. Kıyı Mühendisliği Sempozyumu Bildiriler Kitabı içinde, sf. 388-399, Adana.
  • Tekeli, İ. (2008), Kıyı Yerleşmelerinin Kara ve Deniz Ara Kesitinde Bulunmasından Kaynaklanan Özellikleri ve Sürdürülebilirlik Koşulları, Batı Akdeniz Mimarlık, 39, sf. 54-59.

Ekrem AYALP
Uzman
Mavi Büyüme Politikaları Birimi

ekrem.ayalp@izka.org.tr