Eko-kırım (Ecocide)
Eko-kırım, çevreye ağır ve geniş çaplı zarar veren eylemleri ifade eden bir kavramdır. Türkçede “çevre katliamı” olarak da kullanılan bu terim, ekosistemlerin, doğal kaynakların ve biyolojik çeşitliliğin bilinçli veya bilinçsiz şekilde tahrip edilmesi ya da yok edilmesi anlamına gelir. Antik Yunanca oikos (ev, habitat) ve Latince caedere (öldürmek) kelimelerinin birleşiminden türeyen eko-kırım, soykırım (genocide) kavramından esinlenerek oluşturulmuştur.
Günümüzde, “çevreye ağır, geniş çaplı veya uzun vadeli zarar verme ihtimalinin bilincinde olarak hukuka aykırı ya da keyfi şekilde işlenen eylemler” biçiminde tanımlanmaktadır (Independent Expert Panel, 2021). Eko-kırım, çevrenin bir “hak öznesi” olarak tanınması ve ekosistemlerin korunmasının hukuki karşılık bulması açısından önem taşır. Bu nedenle, savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve soykırım gibi uluslararası suçların yanına beşinci kategori olarak eklenmesi önerilmektedir.
Kavram, iklim krizi ve çevresel yıkımın artmasıyla birlikte uluslararası ceza hukuku literatüründe giderek daha fazla yer bulmaktadır. Eko-kırımın temel kriterleri şunlardır:
- Ağır zarar: İnsan yaşamına, doğaya veya kültürel mirasa ciddi ve olumsuz etkiler.
- Geniş çaplı zarar: Ülke sınırlarını aşan, ekosistemleri ve türleri etkileyen tahribat.
- Uzun vadeli zarar: Geri döndürülemez veya doğal yollarla iyileşemeyen çevresel yıkım.
- Keyfi eylemler: Zararın açıkça öngörülmesine rağmen ihmal ya da kasıtla gerçekleştirilmesi.
Tarihten somut örnekler arasında ABD’nin Vietnam Savaşı sırasında Agent Orange adlı kimyasalı kullanarak milyonlarca hektarlık orman ve tarım alanını tahrip etmesi, Aral Gölü’nün kurutulması, Amazon ormanlarının yok edilmesi ve Meksika Körfezi’ndeki büyük petrol sızıntısı yer alır.
2010’lardan itibaren hukukçular ve sivil toplum örgütleri, eko-kırımın “soykırım, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ve saldırı suçu” yanında beşinci çekirdek suç olarak tanınması için girişimlerde bulunmuştur. 2021’de yayımlanan Independent Expert Panel for the Legal Definition of Ecocide raporu, bu konuda önemli bir dönüm noktasıdır.
Eko-kırım yalnızca hukuki bir mesele değil, aynı zamanda etik ve politik bir tartışma alanıdır. Doğanın salt bir “kaynak” olarak araçsallaştırılmasına karşı, doğanın öz değerine dayalı bir yaklaşım öne çıkmaktadır. Bu bağlamda eko-kırım, gelecek kuşakların yaşam hakkı, ekolojik adalet ve sürdürülebilir kalkınma tartışmalarının merkezinde yer almaktadır.
Kaynakça
- Bookchin, M. (1982). The ecology of freedom: The emergence and dissolution of hierarchy. Cheshire Books.
- Adaman, F., Akbulut, B., & Kocagöz, U. (2017). Müşterekler: Çatışkılar, Hatlar, İmkânlar [Commons: Conflicts, Lines, Possibilities]. Herkesin Herkes İçin: Müşterekler Üzerine Eleştirel Bir Antoloji [Everyone’s for everyone: a critical anthology on the commons], 13-23.
- Higgins, P. (2010). Eradicating ecocide: Laws and governance to stop the destruction of the planet. Shepheard-Walwyn.
- Nixon, R. (2011). Slow violence and the environmentalism of the poor. Harvard University Press.
- Sands, P., Clarke, D., Cossart, S., & Weiss, F. (2021). Independent Expert Panel for the Legal Definition of Ecocide: Commentary and core text. Stop Ecocide Foundation.
- Shiva, V. (2008). Soil not oil: Environmental justice in an age of climate crisis. South End Press.
Ekrem AYALP
Uzman
Mavi Büyüme Politikaları Birimi
ekrem.ayalp@izka.org.tr
 
        