/  Yeşil Büyüme   /  Alan Yönetimi

Alan Yönetimi

Alan Yönetimi birbirinden farklı ve çeşitlenen konuları kapsamına alan bir tanımlamadır. Şantiye yönetiminden Dünya Mirası Alanı Yönetimi’ne, birbirinden çok farklı süreçleri anlatmak üzere kullanılır (Seçilmişler ve Yenen, 2016). Öte yandan Dinçer’e göre (2013), “Alan yönetimi ve yönetim planı kavramının ortaya çıkmasında, koruma ögesi olarak kabul edilen varlıkların/değerlerin kendi ortamında korunabilmesi, karşı karşıya kaldığı risklerin azaltılabilmesi ve günlük yaşam ile bütünleşerek geleceğe aktarılması konuları etkili olmuştur”. Burada Alan Yönetimi ve Yönetim Planı kavramları Dinçer’in çizdiği çerçevenin sınırları dahilinde ele alınmıştır. Bu kapsamda alan yönetimi ve yönetim planı anlayışları; stratejik mekânsal plan niteliğinde, katılımcı ve süreç yönetimini merkezine alan bir yaklaşıma sahip olup statik planlama yaklaşımından ve imar planlaması anlayışından ayrışır.

“Yönetim Planı; doğal, kültürel varlıkların ve sit alanlarının özgün yapılarına uygun olarak akılcı, sürdürülebilir ve bütüncül bir anlayışla, ilgili tüm paydaşlarıyla birlikte korunmasını, varlığın üstün evrensel değeri yanında gelişiminin ve canlılığının muhafaza edilmesini, bunlar arasında bir denge kurulmasını ve gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlayan bir yol haritası’dır” (Alan Başkanlığı, tarih yok).Basit ifadesiyle Alan Yönetimi Planı ise; yönetim yaklaşımı, hedefleri, süreç tasarımı vb. konuları bir karar alma çerçevesi ile birlikte, belirli bir koruma alanı için, tanımlanmış bir zaman periyodunda düzenleyen dokümandır (Thomas ve Middleton, 2003). Bir yönetim planı; koruma alanının ana özelliklerini, değerlerini ve özgünlüklerini tanımlayan, yönetim hedeflerinin net biçimde karşılanmasını sağlayan ve bu kapsamda açıkça gerçekleştirilecek olan eylemleri işaret eden özlü dokümanlar olmalıdır.

1970’li yıllardan sonra bilgi, mal ve sermaye hareketlerinin artmasına paralel olarak kentlerde ortaya çıkan yıkıcı etki sürdürülebilir bir koruma anlayışını zorunlu kılmış ve koruma anlayışını tekil koruma yaklaşımından bütüncül bir yaklaşıma ve planlamaya yönlendirmiştir (Dinçer, 2013). Bu bakımdan 1970’li yıllarda koruma anlayışında ortaya çıkan değişikliğin alan yönetiminin ortaya çıkmasında temel faktör olduğu söylenebilir. Ancak Türkiye’de ulusal mevzuatta ilgili tanımlamaların yer alması ancak 2004 yılında 1983 tarihli 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıkları Kanunu’na eklenen 5226 sayılı kanun ile gerçekleşebilmiştir. 5226 sayılı Kanunla değişik 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na ilave edilen ek 2a ve ek 3 ile “yönetim alanı” ve “yönetim planı” kavramları tanım olarak mevzuatta yer almıştır. Bu yasal düzenleme ile öncesinde sadece Dünya Miras Alanları için gerçekleştirilen yönetim planının uygulanma alanı genişletilerek tüm sit alanları için uygulanma zorunluluğu getirmiştir.

Yönetim planı bir stratejik plandır ve korumanın nasıl yapılacağını tanımlar. Koruma planları ya da imar planlarından farklı olarak fiziki planlar değillerdir. Bu kapsamda, bir yönetim planının temel bileşenleri çeşitlenen paydaşlarla belirlenmiş olan vizyon, hedefler ve stratejiler çerçevesinde eylemler kurgulamak ve bu eylemlerin süreç yönetimini de tasarlamaktır.

Kaynakça

  • Alan Başkanlığı. “Yönetim Planı Kavramı”.
  • Dinçer, İ. (2013, Eylül 25). Söyleşi: “Alan Yönetimi, Planların Gerçek Hayatla Buluşma Şansını Arttırır”, B. Bahar (der.). Arkitera
  • Thomas, L., Middleton, J. (2003). “Guidelines for Management Planning of Protected Areas”. A. Phillips (der.), World Commission on Protected Areas (WCPA) Best Practice Protected Area Guidelines Series No. 10, Cardiff: Cardiff Üniversitesi Yayınları.
  • Seçilmişler, T., Yenen, Z. (2016). “Alan Yönetimi”. M. Ersoy (der.), Kentsel Planlama Ansiklopedik Sözlük içinde, 2. Baskı, İstanbul: Ninova Yayınları.

Ekrem AYALP
Uzman
Proje Uygulama ve İzleme Birimi
ekrem.ayalp@izka.org.tr