Eko-Endüstriyel Park
Eko-endüstriyel park, ürün ya da hizmet üreticilerinin ekonomik, çevresel ve sosyal performanslarını yükseltmek amacıyla bir araya geldikleri ve ortak faydalarını artırmak için işbirliği yaptıkları endüstri bölgeleri olarak tanımlanmaktadır. Farklı sektörler arasında kurulan işbirliği ağları ile bünyesinde yer alan işletmelere ekonomik ve çevresel kazanımlar sağlayan bu organize yapılar aynı zamanda rekabet gücünün artırılması, risk yönetimi, üretim sürekliliği ve değer artışı gibi stratejik faydalar sunmaktadır (UNIDO, 2017).
Literatürde endüstriyel ekoloji kavramının bölgesel ölçekte uygulama aracı olarak tanımlanan eko-endüstriyel parklar ilk olarak 1992 yılında gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda sürdürülebilir üretime geçiş için etkili bir araç olarak gündeme gelmiştir. 2005 yılı başında Avrupa, Asya, Afrika ve Amerika’da eko-endüstriyel parkların geliştirilmesine yönelik planlama çalışmalarının başlamasıyla kavram tüm dünyada yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır (WB, 2017). Dünya genelinde çok farklı konseptlerde eko-endüstriyel park uygulamaları bulunmaktadır. Kalundborg (Danimarka), Burnside (Kanada), Myeonggy-Noksan-Sungseo-Kusan (Güney Kore) ve Tianjin (Çin) başarılı eko-endüstriyel park uygulamaları olarak bilinmektedir (UNIDO, 2017).
Eko-endüstriyel parkların geliştirilmesine yönelik uluslararası ölçekte kabul gören standart bir yöntem bulunmamakta, uygulamada farklı yaklaşımların benimsendiği görülmektedir. Bazı eko-endüstriyel parklar temelden oluşturulmakta ve bünyesinde yer alacak sektörler, yatırım alanları, işletmeler arası kurulacak işbirlikleri ve alışveriş ilişkileri önceden planlanmaktadır. Bunun yanında mevcut endüstri bölgelerinin dönüştürülmesi yoluyla oluşturulan eko-endüstriyel parklar da bulunmaktadır (Başer, 2014). Ayrıca eko-endüstriyel parkların odaklandığı alanlar da kaynak verimliliği, enerji verimliliği, atık yönetimi, su yönetimi, temiz üretim, temiz teknolojiler, eko-inovasyon, arazinin etkin kullanımı, sosyal sorumluluk, güvenlik ve sağlık gibi çeşitlilik göstermektedir. Farklı yöntem ve konseptlerde geliştirilmiş olsalar da eko-endüstriyel parkların tasarımında ve işletilmesinde aşağıdaki temel prensiplerin benimsenmesi gerekmektedir (Ulutaş, 2014):
- Tesis ve park ölçeğinde enerji verimliliği sağlanmalı, işletmeler arasında enerji akışları oluşturulmalı ve yenilenebilir enerji kaynakları azami ölçüde kullanılmalıdır.
- Temiz üretim teknikleri ile atıklar kaynağında azaltılmalı, park düzeyinde entegre atık arıtımı yapılmalı ve işletmeler arasında endüstriyel simbiyoz ilişkileri oluşturularak atık/yan ürün alışverişi sağlanmalıdır.
- Su kaynaklarının korunması ve kirliliğin azaltılması için işletmeler arasında su akışları sağlanmalıdır.
- Aktif ve etkin bir park yönetimi kurulmalı, standart altyapı ve hizmet sunumlarının dışında insan kaynakları, teknoloji kullanımı ve risk yönetimi alanında işletmeler arasında koordinasyon sağlanmalıdır.
- Park dışındaki işletmelerle, sektörlerle ve paydaşlarla etkileşim kurulmalıdır.
Eko-endüstriyel parklar, işletmelere ve çevresindeki diğer paydaşlara farklı sektörler arasında kurulan işbirliği ağları ve sinerjik yapılar sayesinde çok boyutlu faydalar sunmaktadır. Eko-endüstriyel parkların işletmelere sunduğu en önemli ekonomik kazanım yarattığı rekabet gücüdür. Özellikle iyi tasarlanmış ve güçlü bir yönetime sahip parklarda işletmeler, kaynak verimliliği, atık bertaraf maliyetlerinin azalması, ortak altyapı ve hizmet kullanımıyla önemli bir maliyet tasarrufu sağlamaktadırlar. Öte yandan, yeniden kullanım ve geri dönüşümle üretilen atık miktarlarının azaltıldığı bu yapılar doğal kaynakların korunmasına katkı sağlamaktadır. Daha iyi çalışma koşullarının ve kaliteli yerel işlerin yaratılması açısından fırsat yaratan eko-endüstriyel parklar, oluşturdukları sosyal altyapı ile çevresindeki diğer paydaşları da desteklemektedir (Başer,2014).
Kaynakça:
• Başer, N. (2014). “Kalkınmada Sürdürülebilirliğe Yönelik Bir Araç Olarak Endüstriyel Simbiyoz Yaklaşımı”. Kalkınma Bakanlığı, Bölgesel Gelişme ve Yapısal Uyum Genel Müdürlüğü, Ankara.
• Mert, G.Z & Akman, G. (2011). “Eko-endüstriyel Park Kapsamında Enerji Verimliliği”. III. Enerji Verimliliği Kongresi, Kocaeli.
• Ulutaş, F. (2014). “Endüstriyel Ekoloji”. Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Yayınları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ankara.
• UNIDO (2017). “Implementation Handbook for Eco-Industrial Parks”. United Nations Industrial Development Organization.
• WB (2017). “An International Framework for Eco-Industrial Parks”. The World Bank Group.
Emine Bilgen EYMİRLİ
Uzman
Yeşil Büyüme Politikaları Birimi
bilgen.eymirli@izka.org.tr