/  Yeşil Büyüme   /  Yeşil Ekonomi

Yeşil Ekonomi

Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) yeşil ekonomiyi, bir taraftan çevresel riskleri ve ekolojik problemleri ortadan kaldırırken, diğer taraftan da insan refahında artış sağlayan ve sosyal eşitliği sağlamaya çalışan bir büyüme stratejisi olarak tanımlamaktadır. Daha açık bir ifadeyle yeşil ekonomi, sera gazı emisyonlarının azaltılmasını, kaynak verimliliğinin arttırılmasını ve sosyal gelişmeyi de içeren bir yaklaşım olarak düşünülebilir. [2].

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) 2012 yılı Ekim ayında Cenevre’de düzenlemiş olduğu “Kapsayıcı Bir Yeşil Ekonomiye Yönelik Maliye Politikaları” isimli teknik çalıştayda, yeşil bir ekonomiye geçişte çevresel vergiler, enerji sektöründe uygulanan sübvansiyonların elden geçirilmesi ve mali reformlar anahtar kavramlar olarak belirlenmiştir. UNDP, yeşil ekonomi alanında gerçekleştirilecek yatırımların; kamu harcamaları, politika reformları ve regülasyon değişiklikleri ile desteklenmesi gerektiğini dile getirmektedir.

Yeşil politikanın temelleri arasında yer alan yeşil ekonomi kavramı, insanoğlunun doğa üzerindeki yıkıcı etkilerini en aza indirmeyi ve bu sayede dünya üzerindeki canlı yaşamın ve uygarlıkların kalıcı olmasını sağlamayı amaçlayan, mevcut ekonomik büyüme ve kalkınma dogmalarını reddeden ve doğayla uyumlu, insani ölçekte üretim-tüketim ilişkilerini temel alan bir ekonomik anlayış olarak da ifade edilmektedir. [4]

Bu kavram, dünyanın doğal sermayesini zenginleştirici ya da ekolojik kıtlıklar ve çevresel riskleri azaltıcı sektörlerdeki yatırımlarla karakterize edilmektedir. Söz konusu sektörler arasında, yenilenebilir enerji, düşük karbon emisyonlu ulaşım, enerji verimliliğine sahip binalar, temiz teknolojiler, gelişmiş atık yönetimi ve temiz içme suyu sağlanması, sürdürülebilir tarım, sürdürülebilir orman ve sürdürülebilir balıkçılık sayılabilir. [5]

Ekonomik büyüme ile çevresel sürdürülebilirlik arasında çok önemli bir bağ kuran yeşil ekonomiye geçişin en önemli amacı; yatırım artışları ve ekonomik büyüme süreci ile çevre kalitesi ve sosyal kapsayıcılık konusunda da artışların sağlanabilmesidir. Günümüze kadar ekonomik büyüme ile negatif dışsallıklar olarak ortaya çıkan çevresel sorunlar arasındaki ilişkilerin düzeltilmesi hatta ortadan kaldırılması hedeflenmektedir. Buna ek olarak, ekonomik büyümenin temel göstergelerinde, örneğin gayri safi yurtiçi hasıla değerlerinin hesaplanmasında bazı düzenlemelere gidilmesi gerektiği de ifade edilmektedir. Doğal kaynakların tükenmeye başlaması, ekosistemde ortaya çıkan bozulmalar gibi negatif etkilerin diğer bir ifadeyle yıpranmaların büyüme hesaplamalarına dahil edilmesi gerekmektedir.

Yeşil ekonomi paradigması, sürdürülebilir kalkınma anlayışının yerini alabilecek bir uygulama olarak düşünülmemelidir. Böyle bir paradigmanın altında yatan temel düşünce, sürdürülebilir kalkınma hedefine ulaşabilmektir. Bu bağlamda,  sürdürülebilir ekonomik  zenginliği  oluşturmak  için  kolaylık  sağlayacak  her  türlü düzenlemeyi yapmak ve bu süreçte doğal kaynakları optimal düzeyde kullanmak büyük önem taşımaktadır [6] Bu açıdan yeşil ekonomi, sürdürülebilir kalkınma  kavramını  daha somut söylemlerle uygulamaya kavuşturmayı amaçlayan, doğal kaynak  kapasitelerinin  korunması  ve  arttırılması  boyutunda  daha spesifik hedefler ve uygulamalar getiren bir anlayış olarak karşımıza çıkmaktadır. Sürdürülebilirlik kavramı yeşil ekonomi için de son derece önemlidir ama asıl konu ekonomilerin daha yeşil boyutlara kavuşturulması çabalarıdır. Diğer taraftan, yeşil ekonomi anlayışı sadece doğaya uyumlu ve sürdürülebilir üretim-tüketim sistemleri kurmak ve doğal kaynaklara, üretim biçimlerine öncelik vermek anlamına gelmemektedir. Sosyal politikalar da yeşil ekonominin ayrılmaz bir parçasıdır. Yeşil politikaların temel ilkeleri arasında yer alan sosyal ve kültürel adalet bakış açısı, kamu hizmet sektörünün de yeşil ekonomi anlayışıyla yeniden yapılandırılmasını gerekli kılacaktır. [4]  Tüm  bu söylemler çerçevesinde yeşil ekonomi, ekolojik, toplumsal ve ekonomik açıdan sürdürülebilir bir yaşamı mümkün kılacak dönüşümlere ışık tutan bir yaklaşım olarak değerlendirilebilir. [7]

Kaynakça:

  • Halil Agah, Yeşil Ekonomi ve Biz, 22 Haziran 2016 
  • NEP (2010a), “Green Economy Developing Countries Success Stories”, UNEP, Genava.
  • UNEP (2011), Towards A Green Economy: Pathways to Sustainable Development and Poverty Eradication.   ŞAHİN, Ünver (2012), “Yeşil Düşünceden Yeşil Ekonomiye”, Yeşil Ekonomi, Editörler: Ahmet Atıl Aşıcı ve Ümit Şahin, Yeni İnsan Yayınevi, İstanbul.
  • UNEP (2010b), “Green Economy: Driving A Green Economy-Through Public Finance and Fiscal Policy Reform”, Working Paper v.1.0.
  • KUŞAT, Nurdan (2013), “Yeşil Sürdürülebilirlik İçin Yeşil Ekonomi: Avantaj ve Dezavantajları-Türkiye İncelemesi”, Yaşar Üniversitesi Dergisi, 29 (8), s:4895-4916
  • AŞICI, Ahmet ve ŞAHİN, Ümit (2012), “İktisadi Düşüncede Çevrenin Yeri ve Yeşil Ekonomi: Karşılaştırmalı Bir Analiz”, Yeşil Ekonomi, Editörler: Ahmet Atıl Aşıcı ve Ümit Şahin, Yeni İnsan Yayınevi, İstanbul.

Hakkı Gökhan ELÜSTÜN
Uzman
Yeşil Büyüme Politikaları Birimi

gokhan.elustun@izka.org.tr