Yıkıcı Teknoloji
Yıkıcı teknolojiler kavramı ilk kez 1995 yılında Prof. Clayton Christensen tarafından kaleme alınan “Yıkıcı Teknolojiler: Değişimi Yakalamak” başlıklı makalede piyasaya hakim durumdaki ürün ve hizmetleri yıkan, yok eden, onların yerini alan yenilikçi ürün veya hizmetleri tanımlamak için kullanılmıştır.
Christensen’a göre pazarda güçlü ve yerleşik şirketler, ürün veya hizmetlerini en kârlı müşterilerin talep ve ihtiyaçları doğrultusunda geliştirmeye odaklandıkça diğer müşteri gruplarının ihtiyaçlarını gözden kaçırırlar. İşte bu gözden kaçırılan kitleyi hedefleyerek, daha yenilikçi ve genelde daha uygun fiyata ürün veya hizmet sunmayı başaran girişimler (genellikle start-up’lar) böylece piyasaya giriş yapar ve kendilerine alan açar ve güçlendikçe daha kârlı müşteri gruplarını hedefleyerek hizmetlerini geliştirir. Yeni girişimler en kârlı müşteri kitlesinin talep ettiği performansı sağlayabildiğinde Christensen’in tanımladığı yıkım gerçekleşir.
Akıllı telefonlar, çevrimiçi medya ve sinema platformları, sosyal medya günlük hayatımızda sıklıkla kullandığımız yıkıcı teknoloji örnekleri arasında yer almaktadır. Öte yandan blokzincir, artırılmış gerçeklik, makine öğrenmesi gibi teknolojilerin önümüzdeki yıllarda köklü değişimlere yol açması öngörülmektedir. McKinsey Global Institute Raporuna göre, 2025 yılına kadar ekonomik etkiler bakımından en yıkıcı 12 teknoloji öngörüsü ortaya konmaktadır. Söz konusu teknolojilerin hayata geçmesi durumunda, yılda 14 ila 33 trilyon dolar arasında bir ekonomik etki yaratacağı tahmin edilmektedir.
Kaynaklar
- What is Disruptive Innovation? Harvard Business Review, Aralık 2015
- Disruptive technologies: Advances that will transform life, business, and the global economy, McKinsey Global Institute, Mayıs 2013
İpek KOCAOĞLU
Uzman
Yenilik ve Girişimcilik Politikaları Birimi
ipek.kocaoglu@izka.org.tr